357 sayılı Askeri Hakimler Kanunu mülga Konsolide metin
Şu hâlde ne hâkimgerekçesinden ne de gerekçeli karardan söz edilebilir. Bu bağlamda serî muhakeme usûlü, iki bakımdan aleyhe delilgösterme yasağı açısından tartışmalı görülmektedir. Öncelikle serî muhakemeusûlünün seçilmesi durumunda şüpheli yarı oranda azalmış bir cezaî yaptırımlakarşılanmaktadır. Cezanın ciddi oranda azalması, gerçekten suç faili olmayanbir kişi için dahi, tüm yorucu ve yıpratıcı yargılama sürecinden kurtulmak içincâzip görülebilir ki gerçek suç faili zaten bu câzip imkanı herhâlde kaçırmakistemeyecektir. Dolayısıyla bu şartlar altında sağlıklı, özgür bir irâdedenbahsetmek mümkün değildir. Meram anlatma ilkesi, bilgilenme hakkı, açıklamada bulunabilmehakkı ve açıklamalarının dikkate alınmasını isteme hakkı olarak üç unsurdanoluşmaktadır. Meram anlatma ilkesinin, bilgilenme hakkı ve açıklamadabulunabilme hakkı unsurları, çelişmeli muhakeme ilkesi ile ortaktır. Bununyanında meram anlatma ilkesinde, çelişmeli muhakeme ilkesinden farklı olarak,açıklamaların dikkate alınmasın isteme hakkı da yer almaktadır.
Kuşkusuz kanun koyucunun -Anayasa’nın temel ilke vekurallarına bağlı kalmak koşuluyla- soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarakhangi sistemin uygulanacağının belirlenmesinde takdir yetkisi bulunmaktadır. Ceza davalarının gereksiz gecikme yaşanmadansonuçlandırılabilmesi amacıyla başvurulan yollardan biri de kimi hafifsuçlarda, genel ceza yargılamasından farklı usul kurallarının uygulanmasıdır.Bu yola başvurulmasının temel amacı, belli bir sürenin altında hapis ya da bellibir miktarın altında adli para cezası gerektiren suçlara ilişkin muhakemelerde,kamu davasının mecburiliği, duruşmaların yüzyüzeliği ilkelerinin ve kanunyollarına başvuru olanaklarının esnetilmesidir. AvrupaKonseyi Bakanlar Komitesi de Ceza Adaletinin Sadeleştirilmesi Hakkında ÜyeDevletlere Yönelik 18 Sayılı Tavsiye Kararı’yla hafif cezalar gerektiren suçlarbakımından yargılamanın daha kısa sürede sonlandırılmasını sağlayacak, adilyargılanma hakkıyla çelişmeyen alternatif yöntemlere ilişkin düzenlemelerinyapılmasını tavsiye etmiştir. Söz konusu ibareler, 6428sayılı Kanuna göre yapılan bütün ihalelerin sözleşmelerinde ve dolaylı veyadolaysız olarak bedelde değişiklik yapılmasına imkân verecek ve mücbirsebeplerin veya olağanüstü hâllerin bulunup bulunmadığını incelemeyi gereksizkılacak genişlikte ve belirsizliktedir. Maddesinin yukarıdaki açık metninden de açıkçaanlaşılacağı üzere, komisyonların kendilerine havale edilen Kanun tasarı vetekliflerini görüşme yetkileri sınırlandırılmış olup, Komisyonların İçtüzüğün92. Maddesindeki özel durum dışında (genel veya özel af ilanını içeren kanuntasarı ve teklifleri) kanun teklif etme yetkileri yoktur. Yukarıda belirtilenyasa değişiklikleri önerilen teklif metinlerinde olmadığı halde Plân ve BütçeKomisyonu tarafından birleştirilen metne ilave edilerek kanunlaştırıldığından,bu durum Anayasa’nın 88. Maddesinin birinci fıkrasına (dolayısiyle de bu hükmünaçıklaması mahiyetinde bulunan TBMM İçtüzüğü’nün 35. maddesine) açıkça aykırıdüşmektedir. Maddesinde,”Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılamausulleri kanunla düzenlenir.” denilmiştir. Dava konusu kurallar kamu ihalelerine katılmaktan yasaklamanınbelirli şartların gerçekleşmesi durumunda uygulanmamasını öngörmektedir.Haklarında ihaleden yasaklama kararı uygulananlar ya da uygulanması ihtimalibulunanlar ile diğer isteklilerin aynı konumda oldukları kabuledilemeyeceğinden aralarında eşitlik karşılaştırması yapılmasına olanakbulunmamaktadır.
- Maddenin birinci fıkrasında belirtilen ihale esaslarınıanlamsız ve etkisiz hâle getirmemesi gerekmektedir.
- Bu durumda kanunlara genel hükümler konulabileceği gibikanuna dayanmak üzere belirleme düzenleyici işlemlere bırakılabilmektedir.Sözleşmenin devamı sırasında ortaya çıkan nedenlerle sözleşmenin uygulanmasıtaraf ya da taraflar için artık imkânsız hale gelmiş ya da sözleşmeninsürdürülmesi dürüstlük kuralına aykırı hâli gelmiş ise hâkimden uyarlamayapılmasını istemek mümkündür.
- Diğer taraftan, hukuki işlem ve kuralların süreklidava tehdidi altında bulunması hukuk devletinin unsurları olan hukuki istikrarve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmaz.
- Askeri adalet müfettişince yapılan inceleme, ceza soruşturması olarak kabul edilebilir.
Diğeryandan, yasama organı da kurulmasından önce gerçekleşmiş olayları yargılamaklagörevli ve yetkili mahkeme kuramayacaktır. Bu ise, mahkemelerde yargılanacakolan kişilere büyük bir güvence sağlar. Çünkü, o kişileri yargılayacakmahkemeler, sırf onlar için kurulmamış, onları yargılayacak hâkimler sırf onlariçin atanmamıştır (GÖZLER, a.g.e., sh.845). Hukuksalişlemlerin, kendilerine bağlanan hukuksal sonuçları doğurabilmesi içinmuhataplarına bildirilmesi gerekir. Bildirim esas olarak tebligat ile yapılır.Bu bağlamda tebligat, yetkili makamlarca tesis edilmiş hukuki işlemlerin,hukuki sonuçlarından etkilenen kişilere bildirimi ve bildirimin usulüne uygunolarak yapıldığının belgelendirilmesi işlemidir. Tebligatın hukuka ve usulüneuygun yapılması, Anayasa ile güvence altına alınmış haklarınkullanılabilmesinin önkoşulu ve hak arama hürriyetinin en önemligüvencelerinden biridir. 6 Temmuz 1956 tarihli ve 6775 sayılı ve 20 Mayıs 1959 tarihli ve 7281 sayılı kanunlar ile 17 Eylül 1943 tarihli ve 4497 sayılı kanunun 1 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Askeri hakim yardımcıları, kendilerine Milli Savunma Bakanı tarafından geçici yetki verilmesi halinde veya bulundukları mahkemenin kıdemli hakimi tarafından kendilerine verilen işlerde askeri hakimlerin bütün görev ve yetkilerine sahiptirler. Haklarında iddianamenin kabulüne karar verilen askeri hakimlerin kovuşturması iddianameyi değerlendiren Askeri Yargıtay dairesinde yapılır. İddianamenin kabulünden itibaren Askeri Yargıtay dairesinde yapılacak kovuşturmada savcılık görevini Askeri Yargıtay Başsavcılığı yürütür. Askeri adalet müfettişi bu soruşturma sırasında arama, tutuklama ve diğer tedbirler hakkında karar verilmesi için en yakın askeri mahkeme ve diğer yargı organlarından istemde bulunabilir. (…) yetersizlik, disiplinsizlik ve ahlaki durumları nedeniyle aşağıda belirtilen esas ve şartlar dahilinde askeri hakim subaylar hakkında emeklilik yaş haddinden önce Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemi yapılabilir.
Bu çerçevede, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde erişmekontrolü uygulanan karayolu ve bu karayolu için gerekli bina ve tesislerinyapımı için de Devlet ormanları üzerinde irtifak hakkı tesis edilebileceğikuşkusuzdur. Maddenin beşinci fıkrası ile erişmekontrolü uygulanan yol yapımı için gereken ulaştırma yapılarına, bunlarınmüştemilatı olan hizmet tesisleri ile bakım işletme tesislerinin yapılmasınaizin verilmiştir. Kuralda öngörülen tesislerin yapılmasının erişme kontrolüuygulanan yollar açısından zorunluluk taşıdığı belirgmostbet casino. Bunun yanında,Devlet ormanlarında, erişme kontrolü uygulanan karayollarının karayolu sınırçizgisi içinde kalan ve Devlet idareleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan,işletilen, işlettirilen veya yap-işlet-devret modeli esas alınarak yaptırılanve işlettirilen tesislerden bedel alınmaması öngörülmektedir. Devlet idareleriile kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı erişme kontrolü uygulanankarayollarının karayolu sınır çizgisi içinde yer alan yapı ve tesislere izinverilmesi sonucu bedel alınıp alınmaması konusu Anayasal sınırlar içinde kanunkoyucunun takdirindedir. Bu nedenle kuralın Anayasa’nın 2. Maddesine aykırıyönü bulunmamaktadır. Yapım işlerinde mücbirsebepler, olağanüstü hâller veya yüklenicinin kusurundan kaynaklanmayansebeplerle, sözleşmede öngörülen şartlarda işin tamamlanamayacağınınanlaşılması hâlinde bedel, ihalede nihai teklifin verildiği tarih esas alınarakgüncellenir ve buna bağlı olarak Bakan onayı ile sözleşmede gereklidüzenlemeler yapılır. Maddesindekihukuk devleti ilkesine aykırıdır. Diğer taraftan dava dilekçesinde ahde vefa yani söze bağlılıkilkesinden bahsedilmektedir.
Maddesindenyararlanılarak gerçekleştirilebileceği ancak buna hâkimin karar vermesigerektiği, öte yandan Kanun’un 5. Maddelerine aykırı olduğu ilerisürülmüştür. İşbu dava dilekçemizdedava konusu yapılan 5651 sayılı Kanunun 9/A maddesinin dokuzuncu fıkrasınındoğrudan bağlantılı bulunduğu aynı maddenin sekizinci fıkrasında yer alan “Özelhayatın gizliliğinin ihlaline bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunanhâllerde doğrudan Başkanın emri üzerine erişim engellenmesi Başkanlıktarafından yapılır“ biçimindeki düzenleme ise tam bir “sansür” hükmüdür veTelekomünikasyon İletişim Başkanına doğrudan erişimin engellenmesi kararı vermeyetkisi tanınmaktadır. Anılan düzenlemeye göre, özel hayatın gizliliği veyabaşkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine bağlı olarakgecikmesinde sakınca bulunan hallerde TİB Başkanı erişimi doğrudanengelleyebilecektir. Dahası, herhangi bir ihbar, iddia, şikâyet ya da başvuruolmaksızın, herhangi bir kişinin talebi dahî bulunmaksızın TİB Başkanı, 9/Amaddesinin sekizinci fıkrası hükmüne dayanarak, kendi kendine (ex officio)erişimin engellemesine ilişkin tedbir kararına re’sen hükmedebilecektir. Sözgelimi, bir bakan hakkında herhangi bir içerikte aleyhe bir haberin yer almasıdurumunda, herhangi bir ihbar ya da iddia olmaksızın, yürütme organı ile iyigeçinmek durumunda olan TİB Başkanı 5651 sayılı Kanunun 9/A maddesinin (işbudava dilekçemizin konusu olan ve 5651 sayılı Kanunun 9/A maddesine 6527 sayılıKanunun 18. maddesi ile eklenen dokuzuncu fıkrası ile doğrudan bağlantılıbulunan) sekizinci fıkrasının kendisine verdiği yetkiye dayanarak hemen vere’sen ilgili siteyi kapatabilecektir. Böylesi bir düzenlemenin, daha önce Türkhukukunda eşi ve benzeri görülmemiştir. Maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan bu haklarıkoruyup, güçlendirebilen, eylem ve işlemleri hukuka uygun olup, yargıdenetimine bağlı tutulabilen, eşitlik temelinde âdil bir hukuk düzenikurabilen, kişinin maddî ve manevî varlığını geliştirebilmesi için gerekliortamı hazırlayan ve her türlü iş, işlem ve eylemi hukuka uygun olan devlettir.Oysa, 5651 sayılı Kanuna 6518 sayılı Kanunun 94. Maddesiyle eklenen 9/Amaddesinin sekizinci fıkrasıyla getirilen ve herhangi bir talep, ihbar ya dabaşvuru dahî olmaksızın doğrudan TİB Başkanına erişimiengelleme konusunda emir verme yetkisi tanınmasına olanaksağlayan yeni düzenleme -az yukarıda açıkladığımızsebeplerle- “hukuk devleti” ilkesiyle çelişmekte ve bu nedenle Anayasa’nın 2.maddesi hükmüne aykırılık teşkil etmektedir.
Bunun yanında ilan süresi geçtikten sonra kesinleşentutanak ve haritalara karşı hak sahiplerinin kadastrodan önceki hukukisebeplere dayanarak dava açma hakkını tamamen ortadan kaldırmadığı gibi on yılgibi makul ve uzun bir süreye bağlamaktadır. Dolayısıyla belirtilenibarelerin hak arama hürriyetine, mahkemeye erişim hakkına ve mülkiyet hakkınaaykırı bir yönü bulunmamaktadır. Maddesinde yer verilen hukuk devleti ilkesinin altunsuru olan hukuk güvenliği, yalnızca hukuk düzeninin değil, aynı zamandabelirli sınırlar içinde, bütün devlet faaliyetlerinin, önceden öngörülebilirolmasını gerekli kılar. Hukuki güvenlik, sadece bireylerin devletfaaliyetlerine duyduğu güveni değil, aynı zamanda yürürlükteki hukuk düzenininsüreceğine duyulan güveni de içerir. Bu nedenle yürürlükte bulunan yasaldüzenlemelere göre verilmiş yargı kararlarını geçersiz kılan yasal düzenlemeleryapılması, hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmadığı gibi düzenlemedenyararlanacak kişilerin tek tek belli olması kamu yararı ilkesiyle örtüşmemekteve ayrıca mahkemelerin somut olaylar hakkında vermiş olduğu kararların yasamaorganı tarafından değiştirilmesi sonucunu doğuracak yasal düzenlemeleryapılması Anayasa’nın 138. Maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Maddesindeki hukukdevleti ilkesine bu açıdan da aykırıdır. Öte yandan dava dilekçesinde kuralın eşitlik ilkesine deaykırı olduğu ileri sürülmüştür. İhaleyi kazanan ve idare ile sözleşmetaslağını görüşen ya da bu aşamayı geçerek sözleşme imzalayan yüklenici ilediğer istekliler aynı hukuki durumda değildirler. Eşitlik karşılaştırmasıyapılabilmesi için karşılaştırmaya esas alınacak kişi ya da grupların aynı veyabenzer hukuki durumda bulunmaları gerekir. Yüklenici ile sadece ihaleyekatılmış olan diğer isteklilerin aynı durumda olmamaları nedeniyle eşitlikkarşılaştırmasına tabi tutulamazlar.